İsa Geleli Çok Oldu...!
"Kudüs'ün ordular tarafından kuşatıldığını görünce bilin ki, kentin yıkılacağı zaman yaklaşmıştır." (Luka İncili / 21 / 20)
''Tanrı'yı Kıyamete Zorlamak...'' şeklinde dini-politik bir anlamı haiz bir deyim oluşmuş durumda, yıllardır söylenen... Yani; Tanrı'nın krallığını kuracak ve insanları ebedi kurtuluşa kavuşturacak İsa'nın, Hristiyan alemi veya geniş bir kesimi tarafından ikinci gelişi beklenmekte. Dolayısıyla bunun için, gelişin habercisi olan dünyevi ve kozmik ölçekteki bazı olayların yaşanması, bunun için de uygun iklimin ve zeminin oluşması/oluşturulması gerekiyor (!)
Ağır basan hipoteze göre; dünyadaki bazı kesimler, ilgili coğrafyalarda dünyevi belirtilerin yaşanması ve İsa'nın gelişini hızlandırmak için kolları sıvamış durumda. Tanrı'yı Kıyamete Zorlamak olgusu ve fenomeninin izlerine, Hristiyan kutsal metinlerinin bir bölümünde, Petrus'un İkinci Mektubu'nda da rastlıyoruz; ilgili pasaj şöyle:
''Rab'bin günü hırsız gibi gelecek. O gün gökler büyük bir gürültüyle ortadan kalkacak, maddi olan her şey yanarak yok olacak, yer ve yeryüzünde yapılmış olan her şey yanıp bitecek.
Her şey (İsa'nın ikinci gelişinde) bu şekilde yok olacağına göre, sizin nasıl kişiler olmanız gerekir ? Tanrı'nın gününü bekleyip o günün gelişini çabuklaştırarak kutsallık içinde yaşamalı ve Tanrı yolunu izlemelisiniz.''
(Petrus'un İkinci Mektubu / 3 / 10-11-12)
Beklenen Kozmik Belirtiler:
''Ama o günlerde, o sıkıntıdan (dünyevi afetlerden) sonra, Güneş kararacak, Ay ışığını vermez olacak, yıldızlar gökten düşecek ve göksel güçler sarsılacak. O zaman İnsanoğlu'nun (İsa'nın) bulutlar içinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.''
(Markos / 13 / 24-26)
Hristiyan aleminin veya siyonisthristiyanlığın kaçırdığı, görmezden geldiği, umursamadığı ve/veya işine gelmediği (!) nokta ise şu:
Yeni Ahit'e (27 kitaptan oluşan Hristiyan kutsal metinleri) göre; İsa'nın ikinci gelişinin, bu "görkemli kurtuluş gününün" yaklaşık 2000 sene önce; Yeni Ahit yazarlarından biri olan, Pavlus'un döneminde yaşanması ve insanlığın da aynı dönemde yok olması gerekirdi... (!) Fakat gel gör ki hayat devam ediyor...(!?)
İlgili pasaj (Pavlus'un M.S. 50'lilerde; İsa'nın ölümünden 20 yıl sonra Selaniklilere yazdığı birinci mektubu...) şöyle:
''Rab'bin (İsa'nın) kendisi, bir emir çağrısıyla, baş meleğin seslenmesiyle ve Tanrı'nın borazanıyla gökten inecek. Önce Mesih'e ait ölüler (geçmişte ona inanmış, fakat hayatta olmayanlar) dirilecek. Ondan sonra biz yaşamakta olanlar, diri kalmış olanlar, onlarla (dirilenlerle) birlikte Rab'bi havada karşılamak üzere bulutlar içinde alınıp götürüleceğiz. Böylece sonsuza dek Rab'le birlikte olacağız.''
(1.Selanikliler / 4 / 16-18)
Dikkat ederseniz; bu pasaja göre Pavlus, o dönemde hem kendisinin hem de çevresinde bulunan insanların, bu ikinci gelişe şahit olacağını söylüyor (!)
"Kentte Kalın..."
Hatta, bu ikinci gelişe, havarilerinin de şahit olacağını, Luka İncili'nin 24.bölümünde, "İsa" bizzat kendisi söylüyor.
"Onlara (11 kişilik havari/mürid grubuna) dedi ki: Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Kudüs'ten başlayarak tüm uluslara O'nun adıyla duyurulacak. Sizler bu olayların tanıklarısınız. Ben de babamın (Tanrı'nın) vaad ettiğini size göndereceğim. Ama siz, gökten gelecek güçle kuşanıncaya (görkemli kurtuluş gününe) dek kentte/şehirde kalın."
(Luka / 24 / 46-49)
Bu arada bir hatırlatma: Yeni Ahit'e göre İsa, 30'lu yaşlarının başında vefat ediyor. Fakat yakın çevresinde bulunan takipçileri, İsa'dan aldıkları yetkiyle Tanrı'nın buyruğunu yaymaya ve insanlara aktarmaya devam ediyorlar. Bunlardan biri ve aynı zamanda en yakın dostu da olan Petrus'tur. İsa'dan sonraki dönemde Petrus, diğer havariler gibi elçilik vazifesini yerine getirdiği sırada, Pavlus'la birlikte İtalya'da dahi bulunuyor.
Demem o ki, Yeni Ahit'e göre; İsa'nın ölümünden sonra sahneye çıkan Pavlus, aslında İsa'nın takipçileri ile... Hatta İsa'nın kendisiyle bile neredeyse çağdaş... İlişki ve iletişim içerisinde...
İncillerin yazılış hikâyesi meselesi ile ilgili de, Markos İncili üzerinden bir örnek verip yazımızı noktalayalım. Aynı zamanda Markos İncili'nin yazarı olarak da ifade edilen Markos'un, Petrus'un çevirmeni (Petrus'tan nakleden/aktaran) olduğu zikrediliyor.
Yani, Markos ve diğer İncil yazarlarını; İsa'yı görmemiş, fakat onu görenleri ve ilk nesil takipçilerini tanıyan; gerek halk arasında geleneksel olarak anlatılagelmiş İsa dönemine ait mitik ve fantastik unsurların da araya karıştığı ve harmanlandığı hikâye/hadise/olaylardan etkilenen; gerek kendilerinden yaşça büyük ve hürmet ettikleri havari Petrus gibi din adamlarının İsa hakkında aktardığı menkıbe ve rivayetleri nakleden/kaleme almak isteyen; meraklı, bilgiye aç, tarihe ve dinler tarihine düşkün genç delikanlılar olarak görmemiz ve anlamamız gerektiği kanısındayım, sevgili dostlar...
Bu arada Yeni Ahit, kadın peygamberlerden de bahsediyor. Bu da başka bir yazımızın konusu olsun.
#mesihçilik #hristiyanlık #hristiyanlıktarihi #yahuditarihi #mesih #isamesih #isa #mehdi #kurtarıcı #eskatoloji #helenizm #hermetizm #fantasia #mitoloji #ezoterizm #dinlertarihi #politeizm
Yorumlar
Yorum Gönder