Yeni Ahit Çelişkileri; 2 Örnek...


Hristiyan Kutsal Metinlerdeki Çelişkiler; 1.Örnek...



Hristiyan kutsal metinlere göre İsa'nın, ölüp dirildikten sonra, 40 gün kadar insanlar arasında vaazlar verdiğini biliyoruz. Bu 40 gün sonunda İsa, öğrencilerine çeşitli ilahi telkinlerde bulunduktan sonra, tekrar geri gelmek üzere onlardan ayrılıp göğe alındığını da okuyoruz. İsa'nın bu geri dönüşü esnasında; hangi olay ve hadiselerin gerçekleşeceğini; bu geri dönüşün belirtileri ve habercisi niteliğini haiz ne tür gelişmelerin ortaya çıkacağını, yine Hristiyan kutsal metinlerden öğrenebiliyoruz. Bu metinlerden biri, Pavlus'un M.S. 50'lilerde (İsa'dan 20 yıl sonra) Selaniklilere yazdığı birinci mektubudur. ''Rab'bin (İsa'nın) kendisi, bir emir çağrısıyla, baş meleğin seslenmesiyle ve Tanrı'nın borazanıyla gökten inecek. Önce Mesih'e ait ölüler (geçmişte ona inanmış, fakat hayatta olmayanlar) dirilecek. Ondan sonra biz yaşamakta olanlar, diri kalmış olanlar, onlarla (dirilenlerle) birlikte Rab'bi havada karşılamak üzere bulutlar içinde alınıp götürüleceğiz. Böylece sonsuza dek Rab'le birlikte olacağız.'' (1.Selanikliler / 4 / 16-18) Dikkat ederseniz; bu pasaja göre Pavlus, o dönemde hem kendisinin hem de çevresinde bulunan insanların, bu ikinci gelişe şahit olacaklarını söylüyor (!) Buna ek olarak; aynı metinler, bu ikinci gelişin habercisi olarak bazı yıkıcı-kozmik olayların yaşanacağını da ayrıca belirtmektedir. ''Rab'bin günü hırsız gibi gelecek. O gün gökler büyük bir gürültüyle ortadan kalkacak, maddi olan her şey yanarak yok olacak, yer ve yeryüzünde yapılmış olan her şey yanıp bitecek.'' (Petrus'un ikinci Mektubu / 3 / 10) İlgili pasajda geçen olaylar, kozmik/evrensel ölçekte bir yok oluşa vurgu yapmaktadır. Dolayısıyla bu, aynı zamanda canlılığın/insanoğlunun da ortadan kalkması anlamına gelir. Sonuç: Yeni Ahit'e göre; İsa'nın ikinci gelişinin, bu görkemli kurtuluş gününün, yaklaşık 2000 sene önce, Pavlus döneminde yaşanması, insanlığın da aynı dönemde yok olması gerekirdi... (!) Fakat hayat devam ediyor...(!?)




Hristiyan Kutsal Metinlerdeki Çelişkiler; 2.Örnek...








İsa, göğe alındığı esnada, tebliğ görevini öğrencilerine veriyor:
İsa, öğrencilerine ilahi vasıf, görev ve sorumluluklar yükleyip öğretilerini yayması için çeşitli milletlere göndermeden önce onları kutsuyor ve üzerlerine doğru üfleyerek (!?) dini bir ritüel/ayin gerçekleştiriyor. ''Baba beni gönderdiği gibi, ben de sizi gönderiyorum. Bunu söyledikten sonra onların üzerine üfleyerek, 'Kutsal Ruh'u' alın dedi.'' (Yuhanna / 20 / 21-22) İsa'nın havarilerinin, ilahi öğretileri ve mesajları yaymak için gittikleri bölgelerden bir kaçının Kudüs, Samiriye ve tüm Yahudiye bölgeleri olduğunu, Elçilerin İşleri kitabının 1.bölümünden anlıyoruz. ''Kudüs'te, tüm Yahudiye ve Samiriye'de ve dünyanın dört bir tarafında benim tanıklarım (elçilerim-sözcülerim) olacaksınız. İsa bunları söyledikten sonra, onların gözleri önünde yukarı alındı. Bir bulut O'nu alıp gözlerinin önünden uzaklaştırdı. İsa giderken onlar gözlerini göğe dikmiş bakıyorlardı. Tam o sırada, beyaz giysiler içinde iki adam yanlarında beliriverdi: 'Ey Celileliler, neden göğe bakıp duruyorsunuz?' diye sordular. 'Sizden göğe alınan bu İsa, göğe çıktığını nasıl gördünüzse, aynı şekilde geri gelecektir.'' (Elçilerin İşleri / 1 / 8-11) Yukarıdaki pasajda, İsa'nın, havarilerini ilahi öğretilerini yaymak için Samiriye bölgesine ve dünyanın dört bir tarafına gönderdiği yönündeki ifadeleri, Matta İncili'nin 10.bölümündeki ifadelerle çelişmektedir. Bu bölümdeki ifadelerinde ise İsa, aksine, havarilerin diğer uluslara ve Samiriye'ye uğramamaları gerektiğini; bunun yerine, İsrail'in kaybolmuş koyunlarına (daha kırsal, küçük yerleşim alanlarına veya ilahi yardıma/yol gösterilmeye muhtaç insanlara ?) gitmeleri gerektiğini beyan ediyor. ''İsa Onikileri (havarilerini), şu buyrukla halkın arasına gönderdi: 'Diğer uluslara ait yerlere gitmeyin. Samiriyelilere ait kentlerin de hiçbirine uğramayın. Bunun yerine, İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gidin.'' (Matta / 10 / 5-6)




SESLENİŞ:

Dünyadaki bütün -özellikle- aklı başındaki ilahiyatçı ve bilim insanları, dini saikler öne sürmek suretiyle Ortadoğu'yu kana bulayan örgüt, grup, yapı, oluşum, topluluk; diğer taraftan hükümet ve devlet düzeyindeki siyasi sistemlere/organizasyonlara karşı tek yürek olmak, sesini yükseltmek; hakikat için, insanlık için bir duruş ve tepki -topyekün- ortaya koymak zorundadır! Tüm aklı başındaki ilahiyatçıları ve bilim insanlarını, konfor alanlarından çıkıp sorumluluk almaya ve 7 Ekim'den bu yana katledilen bütün çocuk ve kadınlar için eylemde bulunmaya davet ediyorum !






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Marshall-Lerner Koşulu ve J Eğrisi

Likidite Tuzağı Nedir

ABBASİLER DÖNEMİNDE KÜLTÜR, SANAT VE (B)İLİM