Teizmden Deizme ve Ateizme Kayan Yaşamlar ve Nedenleri


Bu sözcükleri sarfeden bendeniz değil, vicdanım ve insanlığımdır.

Dini konularda konuşmaktan, fikir beyan etmekten ve sosyal medya mecralarında paylaşımlar yapmaktan son zamanlarda prensip gereği uzak durdum. Fakat, zaman zaman öyle içeriklerle karşılaşıyor ki insan; tahrik olmamak, öfkelenmemek ve üzülmemek mümkün değil. Söz konusu duygulara; hal ve ruhiyete kişiyi gark eden bu tarz ve diğer bazı hadiseler karşısında bir kaç kelam etmek ihtiyacı ister istemez hasıl oluyor. Bu arada şunu da belirtmek isterim; böyle bir konuda SON KEZ yazı yazacak olmamın temel sebebi, Mahşer'de Allah'ın karşısına çıktığım zaman, bana dönüp ''Cereyan eden bu meseleler karşısında NİYE SUSTUN ?'' demesini istemediğim içindir. Aynı zamanda temel nedenlerden bir diğeri ise, İslam'ın temel düşünce sistemlerinden bri olan ''Tedebbür'' ilkesini  (sağlıklı bir istikbal/geleceğin tesisi için mücadele etmek,tedbir almak) hayatımda yaşatmak arzusu ve girişimidir.

Gelelim ne söylemek istediğime... Hukuk ve felsefe gibi bazı disiplinlerde ‘’nedensellik’’ ilkesi vardır. Bu kavram, şu prensiplere dayanır:

‘’Olay ve olguların birbirine belirli bir şekilde bağlı olması, her sonucun bir nedeni olması ya da her sonucun bir nedene bağlanarak açıklanabilir olması ya da belli nedenlerin belirli sonuçları yaratması durumu’’ 

Belli bir inançsal sistemin öğretilerini, ilke ve prensiplerini gözetmek suretiyle bu değerlerin bir yaşam rehberi/yol gösterici olarak addedildiği ülkelerden biri de Türkiye’dir. Nüfusunun büyük bir bölümü tarafından bu değerlerin benimsendiği Türk toplumunda, ayrıca, dini öğretileri anlatmakla görevlendirilmiş kişi ve kurumların varlığı da yaygın olmakla beraber kültürel bir nitelik kazanmış durumdadır. Durum böyleyken Tartışılması, ele alınması ve irdelenmesi bakımından önem ihtiva eden konular söz konusu olabiliyor. 

Bu konulardan biri şüphesiz ki; ‘’bu tarz manevi görevlerle faaliyetlerini sürdüren söz konusu şahıs ve grupların, inançsal sistemlerin insanlığa sunduğu ilkelerinin insan hayatında etkin, doğru ve verimli uygulanmasına ne denli yardımcı oldukları, zemin hazırladıkları ve katkı sundukları’’ konusudur. Yaşam rehberi olarak değer gören dini öğretiler, ilgili toplumlara ‘’doğru’’ aktarıldığı sürece ancak o şekilde o toplumlara ışık saçabileceği; onlara yol gösterebileceği ve aydınlatabileceği su götürmez bir gerçek olarak kabul edilmelidir. 


Yani; Sonuçların iyi, güzel ve doğru olması, ‘’nedenlerin’’ de aynı şekilde iyi, güzel ve doğru olabilmeleriyle mümkündür. Türkiye gibi ülkelerde nedenler ve doğurdukları sonuçlar, bu minvalde değerlendirildiğinde son derece önemlidir. Somut bir örnek vermek gerekirse, yukarıda paylaşmış olduğum videodaki beyefendinin takındığı üslup ve aktardıklarını bir ‘’neden’’ olarak ifade edersek; özellikle Türkiye'deki genç nüfusun teist bir yaşam modelinden deizm motifleriyle bezenmiş bir hayata geçiş yapmasını ve ateizme sempati duymasını, ‘’nedensellik’’ ilkesi gereği birer ‘’sonuç’’ olarak görmek pek ala mümkündür.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Marshall-Lerner Koşulu ve J Eğrisi

Likidite Tuzağı Nedir

ABBASİLER DÖNEMİNDE KÜLTÜR, SANAT VE (B)İLİM