Ünlü yönetmen Alfred Hitchcock imzalı, 1960 yapımı Psycho (Sapık) filminin, Psikoseksüel değerlendirmesi...

Alfred Hitchcock
(Londra doğumlu Amerikalı yönetmen)
1899-1980
 
Öncelikle makalenin başlığında da adı geçen sözkonusu filmi izlediğimi ve beğendiğimi ifade etmek isterim. Filmin başrol oyuncusu Anthony Perkins'i, canlandırdığı;hem etrafında hem de içinde in ve cinin top oynadığı bir otelin işletmecisi Norman karakteriyle izliyoruz. Yapım, kurgusu itibari ile Norman'ın,sahip olduğu sorunlu ruh halinin (çift kişilikli oluşunun), çevresine gerilim aksettirmesi sebebiyle olayların ürpertici ve psikolojik/ruhsal bir hal alması üzerine gelişiyor. Filmdeki bu havayı izleyici olarak uzun uzun soluduktan sonra -özellikle filmin son kısmında- senaristlerin bu filmi yazarken neyi ve kimi ilham aldıkları da su üstüne çıkmaya başlıyor; Sigmund Freud ve Oedipus(Ödip) kompleksi...
Sigmund Freud
(Psikanalizin kurucusu)
1856-1939

 Filmin adı olan ''Psycho''sözcüğü,aynı zamanda,Sigmund Freud'un kurucusu olduğu “Psychoanalysis” yani “Psikanalizin” kısaltması olarak ifade ediliyor. Psikanaliz'in temel prensibinin, kişinin, cinsel anlamda duygularını bastırmaması ve içine atmaması gerektiğinin telkini yönünde olduğunu da belirtelim. Bu görüş, her ne kadar daha sonra eleştirilmiş olsa da Freud'un yanlış anlaşılmış olma ihtimalini de beraberinde getiriyor. Şöyle ki; Freud, konuyu; yüzeysel ve sığ bir zeminde değerlendirip ortaya ''hayvansal'' bir ürün koymuyor. Aksine cinselliği, konuyla ilgili yazmış olduğu 3 denemeyle daha geniş bir çerçevede/konseptte ele alıp erotizmle, cazibeyle, estetikle, coşkuyla, mutlulukla ve bu dinamiklerin uzantılarıyla ilişkilendiriyor. Örneğin, küçük bir çocuğun, yemek yedikten sonra yaşadığı haz bile bir cinselliktir Freud için.

 Oedipus Kompleksi tanısının ortaya çıkış öyküsü ise şöyledir: Freud, Yunan Sofokles'in yazdığı dram türü
bir oyunu izlemeye gider. Oyun, Oedipus adında bir kralın, annesini aşırı kıskanması ve sevgi beslemesi sebebiyle babasını öldürmesini ve sonrasında yaşanan olayları konu alıyor.

 Freud, oyunu izledikten sonra eline bir kağıt-kalem alır ve doktor arkadaşı Fliess'e şu mektubu yazar. ''Kafama bir şey dank etti. Kendi vakamda da anneme aşık olup babamı kıskandığım fenomenime rastladım. Şimdi de bunu erken çocukluk dönemindeki evrensel bir olay olarak görüyorum'' Freud,izlediği bu, psikoseksüel drama oyununa ''Ödip Kompleksi'' adını verir. Kendisi, psikolojik/ruhsal sorunların temel nedenini Ödip Kompleksi'ne bağlamaktaydı. Söz konusu kavramı, ''ebeveynlere yönelik bilinçdışı sevgi ve nefret duygularının toplamı'' olarak tarif etti. Freud, kişide cereyan eden bu cinsi sorunların çözülememesinin, o kişideki içsel çatışmaları arttıracağını ve ileriki yaşlarda bu durumun, ''yetişkin nevrozlarına'' yol açacağını düşünüyordu.

 Filmdeki Norman karakteri de, babası öldükten sonra annesi Norma'yı sevgilisinden şiddetle kıskanıyor; annesinin kendisini unuttuğunu ve ona vakit ayırmadığını düşünerek onu paylaşamıyor. Bir zaman sonra Norman, aşırı kıskançlığın kendisine vermiş olduğu hayvansal dürtülerle her ikisini de öldürmeye karar veriyor. Annesinin ölümünden sonra Norman'ın, annesine olan sevgisi daha da artıyor ve duymuş olduğu suçluluk psikolojisinden ötürü -acısını dindireceği beklentisiyle- onu hem zihinsel hem de fiziksel (annesinin cesedini alıp saklaması, onu taklit etmesi) olarak hayatında yaşatmaya başlıyor.

Norman ve Norma
Sahip olduğu bu yaşam tarzıyla bir otel işletmecisi olarak hayatını devam ettiren Norman'ın, nadir de olsa müşterileri oluyor ve onlarla iletişim kurma imkanı buluyor. Her ne kadar özünde iyi bir insan olduğu intibası söz konusu olsa da hem duygularını bastıran hem de ruhsal sorunlar yaşayan bir genç olarak içinde bulunduğu bu psikopatolojik durum, insanlarla olan ilişkilerini olumsuz etkiliyor hatta kendi içinde yaşattığı ''çoklu kimlik'' sorunu, şiddetli kıskançlıkları beraberinde getirip cinayetlere de neden oluyor. Bu cinayetlerin sebebini biraz daha açacak olursak örneğin; otel müşterilerinden birinin hoş bir hanımefendi olması durumunda karakterin içindeki anne(Norma) kişiliği ön plana çıkmakta ve oğlunu kıskanmakta; tam tersi cinsi olgular içeren durumda ise evlat(Norman) kişiliği ortaya çıkıyor ve bu sefer kıskanılan anne oluyor.

 Filmin son sahnesinde ise anlıyoruz ki; Karakter, adeta bir örümcek gibi ''Norman'' kabuğundan sıyrılıp iftiraya uğrayan ve suçsuzluğunu ispatlamak isteyen anne/Norma kişiliğine dönüşmüştür artık.  Annesinin de kendisini zamanında aynı şekilde kıskanmış olabileceği zannına kapılan Norman, artık kimselerin olmadığı; daha çok annesine ve kendisine yer verdiği ''çift kişilikli'' ama tek bir insanın olduğu yalnız bir hapishane hayatı sürmeye başlar.


Kaynak:

https://www.filmloverss.com/sapik-

psycho/  http://www.birikimdergisi.com/haftalik/9296/oedipus-karmasasi-27-bir-semptom-olarak-oedipus-karmasasi#.XOK_o8gzbIV

- BBC Genius Of The Modern World / 3. Bölüm

- Psycho (1960)




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Marshall-Lerner Koşulu ve J Eğrisi

Likidite Tuzağı Nedir

ABBASİLER DÖNEMİNDE KÜLTÜR, SANAT VE (B)İLİM