Likidite Tuzağı Nedir

Öncelikle likidite kavramının ne olduğunu bilmekte fayda var. Likidite ; kolayca paraya dönüştürülebilen varlıklardır.Örneğin sahip olduğumuz cep telefonumuzu satmak istememiz bizim likiditeye yani paraya ihtiyaç duyduğumuzu gösterir.Likidite tuzağı,bir ülkede faiz oranlarının düşebileceği minimum düzeye düşmesi ile ifade ediliyor.Faiz oranlarının minimum düzeyde olduğu durumda devletlerin uygulayacağı iktisat politikaları işlememeye başlar.Bu politikalar,maliye ve para politikalarıdır.Maliye politikalarını hükümet yürütür,para politikalarını ise o ülkelerin bağımsız çalışan kurumları olan merkez bankaları yürütür.

Merkez bankalarının '' amaç '' konusunda görevi kanun ile belirlenmiştir.Temel görevi fiyat istikrarını sağlamaktır,yani enflasyon hedeflemesi yapar.Bu görevi yerine getirebilmek için kullanacağı '' araçlar '' konusunda ise bağımsız hareket etmektedir.Likidite tuzağında olan bir ekonomide uygulanacak para politikası tamamen etkisizdir.Şöyle ki; Merkez bankasının ( MB ) para arzını arttırması faiz oranlarını düşürücü bir etki yaratır.Dolayısıyla faizin minimum olduğu düzeyde para arzını arttırmaya yönelik uygulanacak bir para politikasının, faizin minimum düzeyde olmasından ve daha da düşmeyeceği beklentisinden dolayı olumlu bir etkisi olmayacaktır.Buradaki olumlu etkiden kasıt milli geliri arttırıcı bir etki yaratıp yaratmayacağıdır.

Likidite tuzağında maliye politikası ise kısmen etkili olmakta çünkü faizin minimum olduğu bir ortamda ekonomik birimler tasarruflarını faiz minimum düzeyde olduğu için faiz getirisi getiren varlıklara yatırmak istemez.Devlet maliye politikası uygulayabilmesi için kendini finanse etmesi lazım kendini finanse etmek için tahvil basıp piyasaya sunarak onları satmak isteyecektir.Fakat tahvilin de getirisi olan faiz çok düşük olduğu için yatırımcılar tahvil almak istemeyecek böylece devlet kamu harcamalarını finanse etmede zorluk yaşayacaktır.

Likidite tuzağı sorununu ünlü İngiliz ekonomist J.Maynard Keynes şöyle açıklamaktadır.Bu arada Keynes 1930 yılında yaşanan büyük buhran olarak ifade edilen küresel krizden çıkmanın yollarını geliştirdiği teorileriyle açıklamış ve o yıllara kadar kronikleşmiş iktisadi uygulamalara yeni bir bakış kazandırarak o politikaların değişmesine neden olmuş,çağdaş iktisat politikalarının uygulamaları onunla beraber başlamıştır.

Keynes likidite tuzağı için; bir ekonomideki artan para arzının büyük bir kısmı harcanmaz elde tutulur der.Atıl olan bu para ekonomik birimler tarafından spekülatif işlem amacıyla kullanılır.Bu atıl paraya sahip olan birinin reel yatırımlardan çok spekülatif yatırımlara yani finansal varlıklara yatırım yapacağını söyler.Örneğin birey bu atıl parayla tahvil (Devletin borçlanma senedi) alımı yapabilir.Böylece faiz getirisi olan finansal varlıklara talebin artması onların getirisi olan faizi düşürecektir Keynes için.Bir örnekle açıklayalım; Değeri 50 TL olan bir tahvili 45 TL ye alan bir yatırımcı vade sonunda elde edeceği faiz getirisi ( 50-45) = % 5 tir. Devlet tahvillerine talebin arttığını düşünürsek tahviller değer kazanacaktır ve 45 TL'ye aldığımız tahvilin alış değeri 48 TL olacak böylece tahvilin yeni faiz getirisi ( 50-48 ) = % 2 olacak ve faiz düşecektir.

Özetle Keynes'e göre para arzının artması atıl bir gelir oluşturur bu atıl gelire sahip ekonomik birimler bu fazlalığı menkul kıymet alarak harcarlar (Keynes'e göre atıl para ile reel yatırım yapılmıyor) menkul kıymete olan talebin artması onun getirisi olan faizi düşürmektedir.

Keynes bu teorisi ile aslında liberal ekonominin temsilcilerinden olan J.Babdiste Say'in mahreçler kanunu olan her arz kendi talebini yaratır kuramının işlemeyeceğini göstermek istemiştir.Keynes'e göre yukarda da gördüğümüz gibi her arz kendi talebini yaratamayabilir ve atıl kalabilir.
Sonuç olarak,  Say'a göre faiz oranı yükseldiği için gelir artmaktayken Keynes için gelirin artması faizi düşürücü bir etki yaratır.

Bibliyografi : İktisadi Düşünceler Tarihi , Politik İktisat Öğretimi Ders Kitapları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Marshall-Lerner Koşulu ve J Eğrisi

ABBASİLER DÖNEMİNDE KÜLTÜR, SANAT VE (B)İLİM