Sn Cumhurbaşkanının Düşük Faiz Israrı :

  • Sn Cumhurbaşkanı nın faizlerin düşük tutulmasındaki ısrarını , diretmesini tamamen duygusal olduğunu düşünüyorum. şöyle ki; düşük faiz ortamında bir dönerci açmak isteyen yatırımcı gözü kapalı o işe atlar hem karlı bir iştir hem de o iş için gerekli olan sermayeyi temin etmede çekeceği krediyi yine gözü kapalı yapacaktır çünkü bir borçlanma maliyeti olan faiz onun için böyle bir ortamda düşüktür.Böyle böyle yatırımların arttığını düşünürsek işletmeler çoğalacak , harcamalar artacak (tüketim) harcamaların artması üretimi daha da artıracak üretimin artması işletmelerin ölçeğini-kapasitesini artırmasına neden olacak böylece daha çok işçi alımı (emek talebi) yapmasını sağlayacak ve işşizlik sorunu yarasına merhem sürmüş ve ekonominin büyümesine katkı sağlamış olacak.

  • Ancak , herşey böyle çok güzel mi gidecek hayır. önce nasıl bir ülkeden bahsediyoruz o önemli bu ülke gelişmiş bir ülke ise bu toz pembe gelişmeler uzun bir süre devam edebilir böyle ama bu ülke Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke ise ?  bu iki farklı yapıda olan ülkeleri maraton koşucularına benzetirsek kondisyonu iyi olan gelişmiş ülke olacaktır. Bu yarışta Türkiye nin nefesi bir yere kadar yetecektir. bu yarış aslında '' üretim ve tüketim '' yarışıdır. Üretimi ( daha fazla katma değer yaratan ) tüketiminden büyük olan ülke bitiş çizgisindeki ipi yarıp geçecektir. Türkiye' deki düşük faiz dolayısıyla artan reel yatırımlar harcamalardaki artışı da beraberinde getirecektir.( tüketim) bir müddet sonra üretim, tüketimi karşılayamayacak ve enflasyon kaçınılmaz olacaktır.Enflasyon alım gücünü düşürecek ülkenin refahını huzurunu olumsuz anlamda etkilemesine neden olacaktır. Tabi enflasyon doğal olarak gelişmekte olan ülkelerde büyümenin maliyetidir.
  •      
  • Sonuç olarak, düşük faiz ortamı, özellikle çok fazla sanayileşememiş ve daha çok tarım alanında uzmanlaşmış olan ülkelerde ( Türkiye gibi ) harcamaları haddinden fazla artırabilir. Bu arada tarım sektörü de gelişmekte olan ülkeler için çok önem arz etmektedir çünkü kaliteli ve verimli tarım yapmak ihrac etmek ihracat ile ülkeye girecek olan döviz sanayileşmeyi finanse edici bir nitelik taşır.Harcamaların bu denli artması enflasyonu tetikleyecek hayat pahalılaşacaktır bu durum üreticilere de olumsuz etki edecektir ve onların maliyetlerini artıracaktır artan bu maliyetler işletmelerin işçi çıkarmalarına neden olacak üretimdeki verimlilik azalmaya başlıyacaktır.Bu yüzden bu sorunlarla mücadele edebilmek için zaman zaman faiz silahına başvurmak gerekir. Faizin artırılması konusuna aşağıda tekrar değinicem.


  • Türkiye ödemeler dengesinde açık veren bir ülke uluslararası giderlerin gelirlerden daha fazla olması durumu.Örneğin; 2012 yılı verilerine baktığımızda çok önemli bir dış ödemeler bilançosu hesabı olan cari işlemler hesabı , 46.935 milyon dolar açık vermiştir ithalat ve ihracat harcamaları bu hesabın kalemlerinden sadece biridir ( dış ticaret dengesi ) Cari işlemler hesabı gibi bir çok hesap bulunmakla beraber bir çok da kalemleri vardır bu hesapların. 2012 de ihracatımız 148.499 milyon dolar iken ithalatımız, ithalat fob 219 .783 milyon dolar ithalat cif 236.543 milyon dolardır. Fob ve cif kavramları malın teslim alınış şekliyle ilgili.Hesapların bu şekilde açık vermesi demek döviz açığı demek.Diğer bir önemli gördüğüm hesap ise rezerv varlıklar hesabıdır bu hesap ta aynı yıl 20.814 milyon dolar açık vermiştir aynı şekilde döviz açığıdır bu da.

  • Temmuz ayından beri yaşanan olaylar , buna bağlı olarak  ülkeye yatırım yapılabilirlik riskinin artması , bu süreçte Türkiye'deki bankalarda yabancı vadeli ve vadesiz mevduatlarda azalma yabancı sermayenin ülkeden çıkışının göstergesi ve nedenleridir. Yani,geçmiş yıllarda zaten dış ödemeler bilançosu açığı vererek döviz sıkıntısı yaşayan Türkiye'nin son 5 ayda bu sıkıntısı daha da artmıştır.
  • Abd merkez bankasının ( FED ) da faiz artırımına gitmesi ve periyodik olarak 2017 yılı içinde yine faizi artıracak olması küresel olarak yabancı sermayelerin bulundukları ülkelerden çıkıp amerikan piyasalarına kaymasına neden olmuştur.

  • Kaçan bu yabancı sermayeleri ( döviz varlığı ) Türkiye'nin yeniden kazanabilmesi için faizleri artırma politikasını uygulamasının yerinde olacağını düşünüyorum. fakat geçen ki para politikası kurulu toplantısında faizlerin sabit tutulduğu değişime gidilmediği açıklandı.

  • Peki neden faiz artmalıdır ? 

  • Yüksek faiz ortamının yaratılması hem para piyasasında ( bankacılık ) hem de sermaye piyasasında ( menkul kıymet alımı ) yatırımların artmasına neden olur yüksek faiz yabancı yatırımcıyı da cezbedici unsurdur çünkü yüksek faiz ortamında yüksek faiz geliri elde etmek isteyecektir.Yabancı yatırımcı, menkul kıymet fiyatlarının düşük olduğu bu ortamda tahvil , hisse senedi gibi varlıklara daha sonra yüksek fiyatlardan satmak üzere yatırımlarını artırıp cebinde daha az para tutacaktır bu da ülkeye döviz girişi demektir. aynı şekilde bankalarda faize yatırılan yabancı vadeli mevduatlar artacaktır bu da döviz kazancı demektir. Yüksek faiz ortamında reel yatırımlar azalacağı yerde aksine artmaya devam edebilir şöyle ki bankalar müşterilerini kaybetmek istemeyip düşük faizli kredi vermeye devam etmek isteyebilirler.Bu da reel yatırımları ( bina , üretim tesisi , teçhizat ) çok fazla sekteye uğratmayan bir unsurdur.

  • Bu tarz politikalarla geri kazanılacak olan dövizler açık veren bilanço hesaplarını finanse etmek desteklemek , dengelemek için kullanılabilir.

  • Ayrıca Ülke merkez bankaları üst düzey yöneticilerden uzmanlardan oluşan ekonomistler tarafından yönetilir bir çok ülkede de özellikle gelişmiş ülkelerde merkez bankaları bağımsız çalışır. Sn Cumhurbaşkanının faiz konusunda sürekli demeçler vermesi ekonomik açıdan veya bu işin literatürü gereği doğru değildir.



Yorumlar

  1. Fob ve Cif terimleri ithalat için yanlış ve eksiktir. Fob ithalat %90 cin menseilidir. Ancak kendi depomuza kadar harcanan nakliye bedeli nereye gitmektedir. Bu gider hic bir Türk nakliye firmasi ya da gumruk musavirine gitmez. Yine Cif ithalat olayi. Yapmayalim. Turkiye ithalatinin buyuk bir oranini etiyopyadan kahve alarak mi sagliyor da somalili korsanlara karsi cost insurance and freight kalemleri yapiliyor. Ithalatci sigortacilar ile calismaktan nefret eder. Çünkü bilmezler zaman maliyetinin aslinda daha fazla oldugunu. Ayrica 2012 yili sonrasi ödemeler dengesi rakamlari neden incelenmemistir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle fob fiyat ve cif fiyat kavramlarını açıklığa kavuşturmakta fayda görüyorum. örneğin; fob fiyat, Ticareti yapılan malın, ticaret yapan iki ülkeden ihracatcı olan ülkenin malın sevk edilmesi için ihracatcı ülke limanına gelene kadar ki geçen süreçte ihracatcı ülkenin katlandığı maliyettir bu toplam maliyet malın fiyatını belirlemekte.

      Cif fiyat ise ; Malın ithalatçı ülkenin limanına geldiği andaki fiyatıdır. '' Kendi depomuza kadar harcanan nakliye bedeli nereye gitmektedir '' demişsiniz. Nakliye bedeli, TIR ( Transit İnternational Router ) işiyle uğraşan yani lojistik firmasına gidiyor olması kuvvetle muhtemeldir. malı elle taşıyamayacağımıza göre...

      Dış ticaret konusunda 2012 sonrası veriler nerde ? demişsiniz hemen paylaşmakta muhtemel bir yarar görüyorum.

      Dış Ticaret Dengesi Oranları (Milyon Dolar)

      2012 : -84,083
      2013 : -99,858
      2014 : -84,566
      2015 : -63,395

      Görüldüğü gibi 2013 ve 2014 yıllarında 2012 ye göre dış ticaret açığı artmıştır. 2015 yılında toparlanmaya gitmiştir tekrar.Fakat 2015 yılında hem ihracat hem de ithalat azalmıştır onu da hatırlatmakta yarar görüyorum.

      Enflasyon Oranları : ( % )

      2012 : 6,95
      2013 : 8,62
      2014 : 7,53
      2015 : 8,80
      2016 : 7,87

      Yine görüldüğü gibi enflasyon oranlarında da 2012 den sonra her yıl artış yaşanmıştır.

      Sanayi Üretim endeksi :

      2012 den sonra her yıl sırasıyla % 12 , % 16 , % 20 ve 2016 yılında % 24 olarak artmıştır.Bu sanayi üretiminin gelişmekte olduğunun göstergesidir.Güzel bir haberdir. Tabi bu yüzdeler 2010 yılının sahip olduğu ortalamanın (100,2) değerine göre hesaplanmıştır.Saygılarımla...

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Marshall-Lerner Koşulu ve J Eğrisi

Likidite Tuzağı Nedir

ABBASİLER DÖNEMİNDE KÜLTÜR, SANAT VE (B)İLİM